Doğum Sonrası | Lohusalık Dönemi toz pembe değil…
Süslü hastane odasından, kucağında talebini anlatamayan bir bebecikle uğurlanan bir yeni anne olarak; “doğum yapan kadınların yüzde 80’inde lohusa sendromu görülür” bilgisi ile evine yollandın. Hastanede kaldığın süre boyunca hemşirelerin bebek bakım desteğine rağmen geceleri pek de uyuyamadın. Kafanda deli sorular, bebek bakımına dair endişeler içini kemirirken… O lohusalık dönemine dair kötü hikayeleri de bir ara dinlemiştiniz ve kendinden dahi korkuyorsun. Ya benim aklım başımdan giderse? Ya bebeğime bakmayı beceremezsem? Bir an önce iyileşip bebeğine en iyi bakımı en iyi anne sütünü vermek isteyen bir anne olarak, doğum sırasında oluşan yaralar ve henüz dinmeyen ağrılarınıza rağmen, şüphesiz bebeğinizi en iyi şekilde bakmaya beslemeye çalışacaksınız.
İçindekiler
Sık sık emzirin ki çok sütünüz bol olsun, bebeğiniz kendini güvende hissetsin!
Eve geldiniz, şanslıysanız sütünüz artsın diye düşünerek bir yakınınızın kaynattığı hoşafı tüketmeye başladınız. Kolostrumdan sonra sütünüzün gelmesini beklemeye başladınız. Henüz sütünüz şırıl şırıl akmıyorsa; bebek doyuyor mu bu kolostrumla diye düşünüyor, mama verelim diyenleri duymazlıktan gelmeye çalışıyorsunuz. Şuna emin olun bebeğinizin midesi sadece 1 kiraz tanesi kadar bu da bir çay kaşığına karşılık geliyor. Endişelenmeyin siz bebeğiniz her istediğinde emzirin. Bakın nasıl sütünüz akacak ve miniğiniz nasıl da kilo alacak.
Evinizde ilk gece yastığınıza kafanızı koyacak ama en geç 2 saatte bir emzir ki bebeğin sarılık olmasın diye tembihlendiğiniz için uyku tutmayacak, dikişlerinizdeki sızıların dindiği tam da uykuya daldığınız o anda bebeğinizin ağlama sesiyle ayağa kalkmaya çalışacaksınız ve eşiniz muhtemelen uykusunun en derin yerinde olduğundan kıpırdamayacak. Yatakta kısa bir süre çaresizce duraksadınız, bu hayat böyle mi sürecek düşüncesi ve ağrılarınızla iki büklüm oldunuz. Zihninizde iki büklüm. Bu hayat hep böyle mi sürecek, bu kadar ağrıya sızıya rağmen ben bu bebeğe nasıl bakacağım. Emzirmeyle birlikte yaralarınıza bir de göğüs ucu çatlakları eklendi. Göğüs uçlarınız kanarken bir de nasıl bebeğinizi emzirmeye devam edeceksiniz… Yok zeytinyağı sür, lanolin sür, olmadı tahin yağı yok yok kantaron diyenleri dinlemeyin sakın. Bu saf yağlar asit içerir ve cildiniz hassasiyetine bağlı olarak cildinizi yakar. Yaralınızı derinleştirir. Göğüs ucu yaralarının çaresi var, emzirmeden kaynaklı meme ucu yaraların varsa kurtulmak için mutlaka göğüs ucu yarasına ne iyi gelir yazımı oku! Bir an evvel Mumsy Natural’ın temizlik losyonu ve kremini edinip bu acılı dönemden kurtul.
Hayat hep böyle sürmeyecek. Lohusalık bitecek. Beynimiz yaşadığımız tatsız anları silecek ve siz güzel anılarla devam edeceksiniz. Vücudunuz oksitosin ile mutluluk ile dolacak ve siz moralinizi yüksek tuttukça oksitosin de sütünüz bol olmasını sağlayacak.
Lohusalık hep böyle iki büklüm bebeğine yetmeye çalışmakla geçmiyor, bir gülüşüne ömrümü değişmem dediğiniz günler kapınızda. Yanınızda horlayan kocaya, ileri geri fikirler süren yakınlara rağmen sizi sonsuz seven meleğiniz yanıbaşınızda. Sizi en çok o anlayacak en çok o sevecek, siz de en çok onu seveceksiniz. Bugünlerde aklınızda sadece o tatlı anları kalacak. Etrafınızda çok saçmaladığını düşündüğünüz birileri mi var, idare etmeyin! Doğumunuzdan önce yakınlarınızı organize edin, yanınızda anneniz ve kardeşiniz olsun. Diğer hısım akraba için süreler koyun, örneğin bebeğiniz 30 günlük olduktan sonra misafir kabul edin… Ben size ya sabır çekip, idare edin önerisi yapamayacağım. Artık birşeyler değişmeli. Lohusa kimseyi idare etmesin! Lohusanın evine kimse yemeğe gitmesin. Lohusaya ziyarete giden herkes yanında yiyecekle gitsin. Lohusaya yardım etmek için gitsin. Onun zamanındakile muhabbetini ise yanına almasın!
Lohusalık döneminin özeti
Lohusalık döneminde yaşananı kabaca özetlemek gerekirse: Hamilelik ile yerle bir olan hormonal dengeniz doğumla gene yerle bir olur. Vücudunuz hamileliğe dair artık ihtiyacınız olmayan hormonları atmak üzere terler de terler. Sıkılır bunalırsınız, sebepsiz her şeye ağlama hali, değişen ruh halleri, etrafla sürekli tartışma, endişe, bunaltı, eleştirilere aşırı duyarlılık işte hep bundan. Bir taraftan vücud yeni bir yetenek ile dönüşür. Bir minik süt ineciği olmanız için canla başla oksitosin süt akımı düğmesini çalıştırır ve süt yapımı için prolaktin hormonu devreye girer. Şanslıysanız göğüsleriniz sertleşmeden ve tıkanmadan sütünüz akmaya başlar ama benim gibi her iki doğumunuzda da süt kanallarınız tıkalı olursa süt sıtmasına tutulursunuz. Yakınınızda bir bileniniz varsa, cildinizi yakmayacak sıcaklıkta bezler ile o taşlaşmış göğüslerinize sıcak kompres yapılır. Güzel sıcak bir banyo yapılır ve sütünüzü sağınca süt kanalları açılır, göğüslerde ki ağrı kesilir, süt gelmeye başlar ve sıtmanız biter.
Lohusa ile konuşurken kelimelerinizi seçin!
Sütün yetmiyor, bebek açlıktan ağlıyor gibi, işe yaramaz muhabbetler ile annenin daralmış sıkışmış psikolojisi de alt üst edilmemeli. Anne de dişlerini sıkıp idare falan etmemeli. Lohusa yakınıysanız, unutmayın yeni annenin yanında destek vermek üzere gönüllü bulunuyorsanız, yeni anneyi bunaltmak için değil! oh demesi, rahat hissetmesi için oradasınız. Yeni doğum yapmış lohusa annenin çaresiz hislerini ve endişelerini artırmayın.
Bir de yakın hısım akraba, aile içerisinde kendi vaktiyle ağzıyla kuş tuttuğunu vurgular biçimde yeni anneyi —aa bir bebeğe bakamıyor musun? — millet tarlada doğurup işine devam ediyor.. diyerek gerçek dışı masallarla bunaltır. Yok öyle birşey. Bu toplum lohusa anne ile bebeğini 40 gün evden çıkarmazken nasıl olur da bu tarla muhabbeti günümüze kadar gelir. Bugün hala şehrin göbeğinde böyle şovenist söylemleri özellikle de erkeklerden işittikçe hiç şaşırmıyorum. Nezle olduğunda kansere tutulmuş gibi inleyen erkekleri…
Evde evcilik oynar gibi, emzir, gaz çıkart, uyut döngünün için zaman zaman bakkala gitmeyi arayacaksın.. Ee, ne duruyorsun? Bakkala git… Bu ev hapsi nasıl bitecek diyorsan at kendini dışarı, biraz soluklan..
Hep aynı şeyleri yapıyorum diyorsan;
Eşin bebeğin yanında otursun arabada… Sen kullan arabayı!
Havalar güzel mi? o zaman bebeğiniz bebek arabasına al, yanına da kitabını, birlikte turlayın, baktın minik meleğin kapattı gözlerini, hemen denize karşı bir banka iliş ve arada kitabına göz at, belki kulaklarında müzik denizi izle.
Bu lohusalık hikayeleri bitmez. Lohusa hikayeni kaleme al, konuk yazar olarak ismin ile ya da isimsiz yayımlayalım ister misin? O zaman bize yaz!
email adresimiz hakkında bölümünde…
Bebek hazırlıkları ve bebek bakımına yönelik hazırladığım yazılara da gözatın…
Bebekli hayatta ilk 40 gün ve yenidoğan bakımı için öneriler…
Bebeğiniz için mutlaka bir dönence alın.. neden mi? Gaz sorunundan kurtulmak için.. mutlaka okuyun!!
Anne sütü hangi koşullarda saklanmalı ve ısıtılmalı?
Anne sütünün kalitesi nasıl anlaşılır?
*Sitedeki bütün içeriğin sahibi https://www.annesininmelegi.com’dur.
Bu web sitesinde sunulan tüm bilgilerin (sınırlı kalmamak kaydıyla yazılı metinler, fotoğraflar ve diğer her çeşit bilgi dahil olmak üzere) maddi ve manevi hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında Annesinin Meleği’ne aittir. Annesinin Meleği’nin yazılı izni olmadan yukarıda sözü edilen bilgiler kopyalanamaz, değiştirilemez ve yayınlanamaz.
lohusalığın uzun sürmesi lohusalığın önemi uzmantv lohusalık lohusalık kaç gün sürer lohusalık kaç günde biter lohusalık kaç gündür lohusalık nasıl biter lohusalık nasıl geçer lohusalık nasıl olur lohusalık ne demek
All material and immaterial rights of the information (including but not limited to the written texts, photos and all other information) given in this web- site are belong to Annesinin Melegi regarding to the Law no.5846 on Intellectual and Artistic Works. No one shall copy, amend and publish the above mentioned information without any written permission of annesininmelegi.com.