Anne sütü hamilelikten korur mu? Lohusalık döneminde cinsel hayatınızda nelere dikkat etmelisiniz? Cinsel ilişkide korunma yöntemi seçimlerinde nelere dikkat edilmeli? Korunma yöntemleri yan etki oluşturur mu? Korunmaya rağmen hamile kalınır mı?
Bebek sahibi olduktan sonra hamile kalmaya dair konuları sizin derledik…
Mutluluk ve coşkuyla karşılanan doğum haberi sonrası, ebeveynlerin bebeğe ve yeni yaşantılarına alışması, bakım vermeye yönelik ağırlaşan rutin hayat ve deneyimsizliğe dayalı endişelerle sarılı bu yeni durumda eşlerin birbirleriyle olan ilişkileri çok önemlidir. Lohusa annenin duygusal ihtiyaçları ve hormonal değişimi de bu sürece eklenince ebeveynlerin hayatlarına yeni bir boyut getirir.
Yeni anne ve babaların çok merak ettiği bu süreçte anne sütünün gebeliği koruyacağına dair inanışlar acaba ne kadar geçerli? Lohusalık süreci ve korunma yöntemleri nasıl olmalı, nelere dikkat edilmeli?
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op Dr . Emine Dilşad Herkiloğlu ‘Doğum sonrası gebelikten korunma’ konusunda dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
Doğum sonrası annelerin ne zaman tekrar korunmaya başlaması gerekir?
Emzirme devam ederken, doğumdan sonra en erken altı hafta içerisinde regl dönemi başlayabilir. Regl olmadan 2 hafta önce yumurtalar oluştuğu için gebelik ihtimali oluşur. Doğumdan 3 hafta veya 21 gün sonra uygun olan doğum kontrol yöntemi seçilmelidir.
Doğum sonrası sütü (emzirme süreci) yeni bir hamileliği koruyabilir mi ? Korumayı desteklemek için yapılması gerekenler var mıdır?
Emzirme, yumurtlama ve yumurtlama gelişimini baskılayan prolaktin hormonunu arttırır ve artan bu hormon gebelikten koruyabilir. Anneler, bebeklerini tamamen veya tamama yakın emzirerek ve çok az/minimum miktarda ek gıda vererek emzirmenin gebelikten koruyucu etkisini görebilirler. Ama kesin korur denebilir mi? Hayır … Bu annenin emzirme sıklığına ve düzenine bağlıdır. Bu sıklık için bir sayısal değer vermek ise mümkün değildir. Emzirmeyen annelerin 3 hafta sonunda, uygun şekilde sık sık ve düzenli emzirenlerin ise en geç 3. ayın sonunda ek bir korunma yöntemine başlaması gerekir.
Uygulanan doğum kontrol yöntemleri nedir?
-Tüplerin bağlanması- Sezaryan esnasında uygulanabilmekle birlikte, normal doğum sonrası lohusalık dönemi bitiminde laparoskopi yöntemiyle herhangi bir zamanda da uygulanabilir.
-Doğum kontrol hapı– Östrojen ve progesteronu beraberce içeren doğum kontrol haplarının sütün miktarını ve kalitesini azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle bebeğini yalnızca sütüyle besleyen annelerin doğum kontrol hapı kullanması önerilmez. Lohusalığın 6. ayında emzirme döneminde de doğum kontrol hapı önerilmektedir. Bu yöntem gebeliği önlemede %99 etkilidir. Emzirmeyen annelerin doğumdan sadece 3 hafta sonra bu yöntemi kullanmaya başlaması önerilebilir.
-Sadece progesteron içeren doğum kontrol hapları- Doğumdan 6 hafta sonra başlanmalıdır. Emzirme döneminde güvenle kullanılabilir.
-Progesteron İçeren İğne (3 aylık iğne) – Sütü az da olsa arttırdığı saptanmıştır. Adet görmemeye neden olabilir ve bu durum iğne kesilince düzelir.
-Aylık İğneler- Östrojen içerdiği için sütü azaltabilir. Doğumdan 6 hafta sonra başlanması önerilir.
-İmplant- Kolda, cilt altına uygulanan hormon içeren yaklaşık 3 cm’lik çubuk şeklinde bir yapıdır. Üç yıl koruyuculuğu vardır. Adet görmemeye neden olabilir.
-Erkek veya kadın kondomu –Doğru kullanımda %98-%95 arasında etkili olmaktadır. Erkekler ve kadınlar tarafından uygulanan yöntemdir. Lohusalık bitiminden itibaren kullanılmaya başlanabilir. İstediğiniz en kısa zamanda kullanmaya başlayabileceğiniz doğum kontrol yöntemleri arasında yer almaktadır.
-Rahim içi araç (spiral)– Bu yöntem %99’dan fazla etkilidir ve doğumdan sonraki 4 ile 6 hafta içerisinde, hatta bazen doğumdan 48 saat sonra bile takılabilir. Emzirirken güvenlidir ve sütün miktarını ve kalitesini etkilemez.
Doğum kontrol yöntemi seçilirken nelere dikkat edilmelidir ?
Doğum kontrol yöntemini kullanacak kişi, emzirme- emzirmeme durumu ve eşlik eden hastalığına göre korunma yöntemini seçmelidir. Doğumdan hemen sonraki ilk 6 hafta içinde, 35 yaş üstü ve sigara içenlerde, hipertansiyon rahatsızlığı, damar tıkanıklığı öyküsü, iskemik kalp hastalığı, inme öyküsü, komplike kalp kapak hastalığı, nörolojik semptomlarla beraber migreni, meme kanseri, komplikasyonlar ile beraber olan diyabet rahatsızlığı, karaciğer tümörü olan kişiler doğum kontrol hapları ve hormonal kontrol yöntemlerini kullanmamalıdır.
Ertesi gün hapları doğum kontrolü için kullanılan bir yöntem midir ?
Korunmasız cinsel ilişkilerde gebelik oluşumunu engellemek amacıyla kullanılan ertesi gün hapı etken maddesi sayesinde yumurtanın döllenmesinin önüne geçmekle birlikte henüz döllenen kadın yumurtasının tutulmasını da engelleyerek gebelik oluşumuna engel olmaktadır. İlaç, korunmasız cinsel ilişkinin ardından ne kadar erken alınırsa o kadar etkili olmaktadır. Genellikle ilişkinin ardından 24 saat içinde kullanılan ertesi gün hapı gebeliği yüksek oranda engellemektedir.
Doğum kontrol yöntemleri yan etki oluşturur mu ?
Doğum kontrol yöntemlerinin yan etkileri olabilir. Rahim içi araç kullanımının ara kanama, enfeksiyon gibi yan etkileri olabilir. Özellikle hormonal korunma yöntemlerinin bulantı, ara kanama, baş ağrısı, cinsel istekte azalma, meme hassasiyeti, duygu-durum değişiklikleri istenmeyen yan etkiler olarak karşımıza çıkabilir. Doğum kontrol haplarının, özellikle kombine oral kontraseptif kullanımının ciddi bir riski pıhtı oluşma riskinde artıştır. Pıhtı oluşması derin ven trombozu, kalp krizi, inme ve akciğer embolisi ile sonuçlanabilir. Ancak bu risk oldukça düşüktür. Pıhtı oluşma riskinizi arttıran durumlar: aşırı kilolu olma, yüksek tansiyon, hareketsiz yaşantı sürmek, sigara içmek, ailede damar tıkanıklığı ve pıhtı öyküsü bulunması olarak sıralanabilir.
Doğum kontrolüne rağmen hamile kalma riski var mıdır ? Neye dikkat edilmesi gerekir?
Kullanılan doğum kontrol yöntemlerinin başarısızlık oranları, bazı yöntemler için hastanın uygulamadaki başarısına göre değişir. Kombine doğum kontrol hapları % 0.1-3, yalnızca progesteron içeren haplar % 0.5-3, spiral % 0.1-2, cilt altı implantları % 0.05, depo enjeksiyonlar % 0.3 ve prezervatif % 3-14 başarısızlık riski taşır. Yani çok düşük bir risk oranına sahip olsa da gebe kalınabilir.