Antik çağlardan bu yana soğan doğrarken gözlerin yanması olmasa yemek yapmak zevkli şey aslında… Gözüm yanmasın diye denemediğim yol kalmadı ama bilim imdadıma yetişti…
Bilim adamlarının yaptıkları son araştırmalara göre, soğan, mikroplar ve böceklere karşı biyokimyasal savunma mekanizmasını harekete geçirerek bir enzim salgılıyor. Bu enzimler de soğandaki sülfidleri parçalayarak sülfür oksite dönüştürüyor.
Sülfür oksit kısa sürede uçucu bir hal alıyor ve havada hızla yayılan bu gaz göze ulaştığında da yakıcı bir aside dönüşüyor.
Soğan doğrarken, gözlerin yaşarmasına doğrudan bu kimyasal bileşim neden olmuyor.
Gazın gözyaşıyla tepkimeye girmesi sonucu sülfürik asit oluşuyor. Sülfürik asidin gözü tahriş etmesi sonucunda göz, yabancı maddeleri temizleyebilmek için gözyaşı salgılamaya başlıyor.
Bu kadar anlatmak yerine neden sadede gelmediğimi merak ediyorsunuz biliyorum, ama sebebini bilirseniz sonucuna ulaşabilirsiniz.
Soğan doğrarken gözlerin yanmaması için
Soğanın doğrandığı anda enzim salgılayıp sülfür oksidin havaya karışmasını sonrada göz yaşımızla tepkimeye girmesini istemiyorsak, doğrayacağımız soğanı buzdolabında bekletttikten sonra doğramalıyız. Ben denedim, soğanlar bozulmasın diye buzdolabında sakladığım soğanları doğradığımda gözlerim yaşarmıyor. Dolayısıyla yemek hazırlıklarını düşünerek hep buzdolabının +2 bölümünde en az 3-5 adet soğan tutuyorum. Soğan doğrarken ağlamaktan burnumun ucunu göremeyip parmaklarımı doğramaktan da bilim sayesinde kurtuldum. Öneririm
Soğan göz yakar kötü kokar diyoruz ama…
Soğan sarımsağın hakkını yemeyelim…
Ölümcül bakteriler çağdaş antibiyotiklere karşı daha dirençli hale geldikçe, bazı araştırmacılar ipucu bulmak üzere antik tıbbi metinlere yönelmişler. Görünüşe göre 1.000 yıl öncesine uzanan soğan ve türevlerini içeren bir orta çağ merhemi, günümüzdeki birçok antibiyotiğin başaramadığını başarabiliyor.
Kaynağından inceleyebileceğiniz bu tarifi 15 tanesi soğanla ve (eski İngilizce çevirisinden tam emin olmak amacıyla) 15 tanesi pırasayla olmak üzere Bald’ın* göz ilacından 75 tane hazırlayan araştırmacılar, bu antik tarifi teste tabi tutmuş. Araştırma sonuçları doğal malzemelerden meydana gelen bu karışımın (sarımsak, soğan veya pırasa, inek safrası ve şarap) pekala antiseptik nitelikte olabileceğini göstermiş. Bakteriler, biyofilm olarak bilinen ve özellikle güçlü olan yapılar oluşturduğunda bile merhemin etkili olduğu görülmüş.
*Orta çağ İngiltere’sindeki en eski tıbbi ders kitaplarından olan Bald’ın Reçete Kitabı